Don't worry, everything will be OK.
- Üzülmeyin, her şey düzelecek.
The customer rejected everything that I showed her.
- Müşteri, gösterdiğim her şeyi reddetti.
If you want to have parties in my house, clean up everything afterwards, and don't break anything, or else pay for the damage.
- Benim evimde partiler vermek istiyorsanız, daha sonra her şeyi temizleyin ve bir şey kırmayın, ya da zarar için ödeme yapın.
He values honor above anything else.
- O, onura her şeyden daha çok değer verir.
All you ever do is nitpick. I wish you could say something more constructive.
- Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.
All's fair in love and war.
- Aşkta ve savaşta her şey adildir.
Jane Goodall discovered that chimpanzees are omnivorous, not vegetarian.
- Jane Goodall şempanzelerin her şeyi yediklerini, vejetaryen olmadıklarını keşfetti.
Only God is omnipotent.
- Sadece Tanrı her şeye gücü yetendir.