O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
 - She earns more than she spends.
Kollarımızdaki pazularımızdan çok daha fazlasına sahibiz,Per.
 - We've got a lot more than just biceps in our arms, Per.
Onu tanıdıkça daha çok seversin.
 - The more you know about him, the more you like him.
O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
 - She earns more than she spends.
İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.
 - Cows are more useful than any other animal in this country.
İyi sağlık başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
 - Good health is more valuable than anything else.
Tüm istediğim biraz daha dikkatti.
 - All I wanted was a little more attention.
Tüm diller eşittir, ama İngilizce diğerlerinden daha eşittir.
 - All languages are equal, but English is more equal than the others.
Daha fazla insanın yaptıkları şeylerden daha ziyade söyledikleri şeylerden başı belaya girer.
 - More people get into trouble for things they say rather than for what they do.
Doktor kırık parmağından ziyade Tom'un ayak bileği hakkında daha endişeli olduğunu söyledi.
 - The doctor said he was more concerned about Tom's ankle than his broken finger.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
 - Humility often gains more than pride.
Onu tanıdıkça daha çok seversin.
 - The more you know about him, the more you like him.
Size söyleyebileceğim daha fazla bir şey yok.
 - There's nothing more I can tell you.
Benim için yapabileceğin daha fazla bir şey yok.
 - There's nothing more you can do for me.