I'm going to take you on a tour.
- Seni bir geziye çıkaracağım.
Why did we have to come on this tour? It's really boring.
- Neden bu geziye gelmek zorundaydık? Gerçekten çok sıkıcı.
Gulliver's Travels was written by a famous English writer.
- Gülliver'in Gezileri ünlü bir İngiliz yazar tarafından yazılmıştır.
We're going to travel to Estonia at the beginning of next month.
- Önümüzdeki ayın başında Estonya'ya geziye gideceğiz.
Some day we'll take a trip to India.
- Bir gün biz Hindistan'a gezi yapacağız.
Their trip has been cancelled due to rain.
- Yağmur nedeniyle onların gezisi ertelendi.
Do you have any sightseeing tours of this town?
- Bu şehirle ilgili gezi turlarınız var mı?
Tom went sightseeing.
- Tom gezi turuna gitti.
I want to go on a journey around the world if possible.
- Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum.
We are going on a journey next month.
- Gelecek ay geziye çıkıyoruz.
If it rains tomorrow, the excursion will be canceled.
- Yarın yağmur yağarsa gezi iptal edilecek.
Most students do the sights of Kyoto on their school excursion.
- Çoğu öğrenci okul gezilerinde Kyoto'nun görülmeye değer yerlerini geziyorlar.
They chartered a bus for the firm's outing.
- Firmanın gezileri için bir otobüs kiraladılar.
It rains so often in the wet season that it's hard to plan outings.
- Yağışlı mevsimde o kadar sık yağmur yağar ki gezintileri planlamak zordur.
The man walked around the corner.
- Adam köşenin çevresinde gezindi.
Armstrong walked around.
- Armstrong, etrafta gezindi.
I'm looking forward to touring bookstores in the US.
- Amerika'daki kitapçılarda gezinmeyi dört gözle bekliyorum.
Tom is touring with Mary's band.
- Tom Mary'nin grubuyla geziyor.
Tom likes long bus rides.
- Tom uzun otobüs gezintilerini seviyor.
Can I offer you a ride?
- Sana bir gezinti önerebilir miyim?
He took part in the expedition.
- O, keşif gezisine katıldı.
Some problems are expected on their expedition.
- Onların keşif gezisinde bazı sorunlar bekleniyor.