Okuldan sonra sık sık tenis oynarım.
- I often play tennis after school.
O, kahvaltısını sık sık orada yer.
- He often eats breakfast there.
Her ne kadar sıkça eş anlamlı olarak kullanılsalar da; kibir ve gurur farklı şeylerdir.
- Vanity and pride are different things, though the words are often used synonymously.
Mutlu çocukluğumu sıkça hatırlıyorum.
- I often remember my happy childhood.
Pazartesi günleri çoğunlukla okula geç kalır.
- She is often late for school on Mondays.
Çiftlik hayatından şehir hayatına geçiş çoğunlukla zordur.
- The transition from farm life to city life is often difficult.
Peynir çoğu kez bir fareyi bir tuzağa cezbeder.
- Cheese often lures a mouse into a trap.
Çiftlik hayatından şehir hayatına geçiş çoğunlukla zordur.
- The transition from farm life to city life is often difficult.
Suç çoğu kez yoksullukla ilgilidir.
- Crime has often been related to poverty.
Peynir çoğu kez bir fareyi bir tuzağa cezbeder.
- Cheese often lures a mouse into a trap.