yolculukta

listen to the pronunciation of yolculukta
Turkish - English
during a/the journey, while traveling
yolculuk
travelling

I'm travelling alone. - Yalnız yolculuk ediyorum.

Travelling is easy these days. - Yolculuk etmek bugünlerde kolaydır.

yolculuk
trip

She is contemplating a trip. - O bir yolculuk düşünüyor.

Seeing that movie is something like taking a trip to India. - Filmi izlemek Hindistan'a bir yolculuk yapmak gibi bir şeydir.

yolculuk
voyage

The long voyage was a trial for us. - Uzun yolculuk bizim için çok zahmetli geçti.

The voyage lasted 14 months. - Yolculuk 14 ay sürdü.

yolculuk
{i} journey

He made a journey to Paris. - O, Paris'e bir yolculuk yaptı.

What a pleasant journey we had! - Ne keyifli bir yolculuk yaptık!

yolculuk
travel

Steve told me the tale of his travels. - Steve bana yolculuklarının hikayesini anlattı.

The day will soon come when we will conquer space and travel to the moon. - Uzayı işgâl edeceğimiz ve Ay'a yolculuk yapacağımız gün yakında gelecek.

yolculuk
trek
yolculuk
passage
yolculuk
(Havacılık) cruise

Congratulations! You just won a free cruise to the Bahamas! - Tebrik ederiz! Bahamalar'a ücretsiz yolculuk kazandınız!

yolculuk
excursion
yolculuk
expedition
yolculuk
run
yolculuk
{s} itinerary
yolculuk
travelling on
yolculuk
road trip
yolculuk
journeying
yolculuk
cruising
yolculuk
peregrination
yolculuk
journey, trip, voyage, expedition
yolculuk
headway
yolculuk
{i} wayfaring
Turkish - Turkish

Definition of yolculukta in Turkish Turkish dictionary

Yolculuk
(Osmanlı Dönemi) SEFER
Yolculuk
yol

Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum. - Gemiyle yolculuk yapmayı severim.

Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil. - Bu gemi okyanuslarda yolculuk yapmak için uygun değil.

Yolculuk
(Osmanlı Dönemi) SEYR
Yolculuk
seyahat
yolculuk
Ülkeden ülkeye veya bir ülke içinde, bir yerden bir yere gidiş veya geliş, gezi, seyahat: "Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk."- F. N. Çamlıbel
yolculuk
Bu gidiş gelişte geçen süre
yolculuk
Ülkeden ülkeye veya bir ülke içinde, bir yerden bir yere gidiş veya geliş, gezi, seyahat
yolculuk
Herhangi bir taşıtla bir yere gidip gelme
yolculuk
Herhangi bir taşıtla bir yere gidip gelme: "Yolculukla ilgili işlemleri tamamlarken, koltuğuna oturtmuştuk onu."- N. Cumalı
English - Turkish

Definition of yolculukta in English Turkish dictionary

yolculuk
seyahat
yolculuk
gezinti
yolculukta
Favorites