yerleştirilmek

listen to the pronunciation of yerleştirilmek
Turkish - English
to be placed
be perched
be located
yerleş
ensconce
yerleş
settle

He settled down in his armchair to listen to the music. - O, müzik dinlemek için koltuğuna yerleşti.

Tom refused to settle down. - Tom yerleşmeyi reddetti.

yerleş
settle down

Tom refused to settle down. - Tom yerleşmeyi reddetti.

We moved into this house last month. We will settle down soon. - Bu eve geçen ay taşındık. Yakında yerleşeceğiz.

yerleş
{f} settled

Call me when you get settled in. - Yerleştiğin zaman beni ara.

He settled down in his native country. - Anavatanına yerleşti.

yerleş
{f} ensconcing
yerleş
settle in

They are planning to settle in New Zealand. - Yeni Zelandaya yerleşmeyi planlıyorlar.

They found it easy to settle in the United States. - Onlar Amerika Birleşik Devletleri'nde yerleşmeyi kolay buldular.

yerleş
embed
yerleş
populate
yerleş
reside

I would prefer to live in a residential area, not downtown. - Bir şehir merkezinde değil, bir yerleşim alanında yaşamayı tercih ederim.

This is residential property. - Burası yerleşim bölgesidir.

yerleş
{f} site
yerleş
indwell
Turkish - Turkish
Yerleştirmek işine konu olmak
Yerleştirme işine konu olmak
yerleştirilme
Yerleştirmek işi
yerleştirilmek
Favorites