He crossed the Pacific Ocean in a sailboat.
- Bir yelkenliyle Pasifik Okyanusu'nu geçti.
Someday, I would like to possess a sailboat.
- Günün birinde, bir yelkenliye sahip olmak istiyorum.
She was looking forward to going sailing with him.
- O, onunla birlikte yelkenli turuna gitmeye can atıyordu.
Tom likes to skipper small sailboats.
- Tom küçük yelkenlilere kaptanlık yapmaktan hoşlanır.
The ship will set sail for Hong Kong tomorrow at 3 p.m.
- Gemi yarın 15:00'te Hong Kong'a yelken açacak.
God provides the wind, but man must raise the sails.
- Tanrı rüzgarı sağlar, ama insanın yelkenleri yükseltmesi gerekir.
The ship was sailing at full speed.
- Yelkenli gemi tam hızda yol alıyordu.