yaygin

listen to the pronunciation of yaygin
Turkish - English

Definition of yaygin in Turkish English dictionary

yaygın
prevalent

Plastic is the most prevalent type of marine debris. - Plastik en yaygın deniz debrisidir.

Colds are prevalent this winter. - Soğuk algınlığı, bu kış yaygındır.

yaygın
(Hukuk) extensive
yaygın
widespread

Some translators changed Alice's name to Sonya or Anya, even though Alisa is a widespread Russian name. - Bazı tercümanlar Alisa yaygın bir Rus ismi olmasına rağmen Alice'in adını Sonya ya da Anya'yla değiştirdi

This type of discrimination isn't very widespread in our country. - Ülkemizde bu tür bir ayrımcılık çok yaygın değildir.

yaygın
common

The number of people who smoke is increasing, so cancer will soon be the most common cause of death. - Sigara içen insanların sayısı artıyor, bu yüzden kanser yakında ölümün en yaygın nedeni olacak.

Border fights were common. - Sınır kavgaları yaygındı.

yaygın
pervasive

Cares and worries were pervasive in her mind. - Endişeler ve üzüntüler onun aklında yaygındı.

That kind of thinking is pervasive. - O tür düşünme yaygındır.

yaygın
epidemic
yaygın
endemic
yaygın
general
yaygın
wide

There was widespread panic after the earthquake. - Depremden sonra yaygın bir panik vardı.

His name was becoming widely known. - Onun adı yaygın olarak biliniyordu.

yaygın
pandemic
yaygın
familiar
yaygın
prevailing
yaygın
far-flung
yaygın
regnant
yaygın
rife
yaygın
expansive
yaygın
Catholic
yaygın
diffusive
yaygın
diffuse
yaygın
epidemical
yaygın
widespread, prevalent; common
yaygın
broad
yaygın
rampant

Starvation and disease were rampant among the lowest classes. - Açlık ve hastalık en alt sınıflar arasında yaygındır.

yaygın
worldwide
yaygın
spread
yaygın
patulous
yaygın
popular

Shark fin soup is very popular in China. - Köpek balığı süzgeci çorbası Çin'de çok yaygındır.

Contrary to popular belief, Tom isn't that naive. - Yaygın görüşün aksine, Tom o kadar da saf değildir.

yaygın
universal
yaygın
widely distributed
yaygın
current

The old belief is still widely current. - Eski inanç hala yaygın olarak geçerlidir.

yaygın
frequent

The third most frequent letter in Esperanto is e. - Esperantodaki en yaygın üçüncü harf e dir.

Although in common usage, this word is frequently mispronounced. - Yaygın kullanımına rağmen, bu sözcük sık sık yanlış telaffuz edilir.

Yaygın
a dime in a dozen

Earthquakes are like a dime in a dozen in Japan.

yaygın
commonest
yaygın
vernacular
yaygın
subtile
yaygın
disseminated
yaygın
(Anatomi) diffus
yaygın
far flung
yaygın
farflung
yaygın eğitim
Mass education
yaygın söylenti
spread rumors
yaygın alk
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: alkler) guillemot
yaygın eğitim
informal education
yaygın kanıya göre
in prevailing opinion
yaygın olarak
extensively
yaygın olmak
go about
yaygın olmak
come up
yaygın olmak
prevail
yaygın olmak
go around
yaygın olmak
come in
yaygın söylenişli ünlü
(Dilbilim) spread vowel
yaygın ve yıkıcı örgüt
octopus
Turkish - Turkish

Definition of yaygin in Turkish Turkish dictionary

yaygın
Çoğu kimselerce duyulmuş, öğrenilmiş, kullanılmış veya benimsenmiş olan. Çoğu kimselerde görülen, beğenilen, sevilen: "Yaygın bir kültürü ve her çeşit insanı kavrayacak bir sunuş tarzı vardı."- H. Taner
yaygın
Sınırı genişlemiş: "Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir."- Anayasa
yaygın
Sınırı genişlemiş
yaygın
Çoğu kimselerce duyulmuş, öğrenilmiş, kullanılmış veya benimsenmiş olan
yaygın
Çoğu kimselerde görülen, beğenilen, sevilen
YAYGIN EĞİTİM
(Hukuk) Örgün eğitim yanında veya dışında düzenlenen eğitim faliyetlerinin tümü
yaygın eğitim
Örgün eğitim imkânlarından hiç yararlanmamış olanlara, gittikleri okuldan erken ayrılanlara veya örgün eğitim kurumlarında okumakta olanlara ve meslek dallarında daha yeterli duruma gelmek isteyenlere uygulanan eğitim
yaygın yanlış
Genelleştiği için yanlışlığına önem verilmeden kullanılagelen (söz, deyim, terim), galatımeşhur
yaygın öğretim
Yaygın eğitim sistemi ile gerçekleştirilen öğretim
yaygin
Favorites