Definition of yarısı in Turkish English dictionary
- half
I've done half the work, and now I can take a break.
- İşin yarısını yaptım ve şimdi bir mola verebilirim.
Half the office took a day off.
- Ofisin yarısı izin aldı.
- of half
- yarısı kadar
- half
- yarısı kadar daha
- half as much again
- yarım elmanın yarısı o, yarısı bu
- (Konuşma Dili) They're as like as two peas in a pod
- yatak yarısı
- (Otomotiv) bearing half
- yarı
- part
After the birth of your child, you should make your work part-time.
- Çocuğunuzun doğumundan sonra işinizi yarım gün yapmalısınız.
Will you come to the party tomorrow?
- Yarın partiye gelecekmisin?
- gece yarısı
- (Konuşma Dili) the witching hour
- gece yarısı
- at midnight
- yarı
- semi
The square of any prime number is a semiprime.
- Herhangi bir asal sayının karesi bir yarıasaldır.
They sat in a semi-circle.
- Onlar bir yarım daire içine oturdular.
- yarı
- moiety
- yarı
- half
He began his meal by drinking half a glass of ale.
- Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
The dictionary contains about half a million words.
- Sözlük, yaklaşık yarım milyon kelime içeriyor.
- yarı
- quasi
A function that is both quasiconvex and quasiconcave is quasilinear.
- Hem yarı-dışbükey hem de yarı-içbükey olan bir fonksiyon yarı-doğrusaldır.
- yarı
- quasi-
- yarı
- para-
- nerdeyse yarısı
- nearly half
- ağustosun yarısı yaz, yarısı kıştır
- (Atasözü) Somewhere in the middle of August the weather breaks
- beyin yarısı
- (Anatomi) cerebral hemispheres
- bir elmanın iki yarısı
- as like as two peas
- bir elmanın iki yarısı gibi benzemek
- be as tweedledum and tweedledee
- elmanın yarısı o, yarısı bu as
- like as two peas in a pod
- gece yarısı
- a) midnight b) at midnight
- gece yarısı
- 1. midnight. 2. in the middle of the night
- gece yarısı
- dead of night
- gece yarısı
- It's midnight
- ortaçağın ilk yarısı
- Dark Ages
- yarı
- meta
- yarı
- semi-
Sami was lying on his side in a semi-fetal position.
- Sami yarı fetal bir pozisyonda yan yatıyordu.
They sat in a semi-circle.
- Onlar bir yarım daire içine oturdular.
- yarı
- hemi
The equator divides the globe into two hemispheres.
- Ekvator dünyayı iki yarımküreye böler.
The United States is in the Northern Hemisphere.
- Amerika Birleşik Devletleri Kuzey Yarım kürededir.
- yarı
- sports half time, the half
- yarı
- half of the, half the: Öğrencilerin yarısı geldi. Half of the students have come. gece yarısı midnight
- yarı
- half of, mid-: Yarı ömrüm bitti. Half of my life is over. Yarı yolda kaldık. We were left stranded in the middle of our journey. yarı gece midnight. yarı yün yarı poliyester bir kazak a sweater that's half wool and half polyester
- yarı
- halfway, half, only partially: yarı açık half open. Yarı anladı. He halfway understood. yarı pişmiş et underdone meat. yarı cahil semiliterate. yarı göçebe seminomadic/ seminomad. yarı resmi semiofficial
- yarı
- halves
You shouldn't do things by halves.
- İşleri yarım bırakmamalısın.
Never do things by halves.
- Hiçbir işi yarım yamalak yapma.