She is used to living alone.
 - Yalnız yaşamaya alışkın.
I think that our living together has influenced your habits.
 - Sanırım birlikte yaşamamız senin alışkanlıklarını etkiledi.
If it wasn't for alcohol, none of us would exist.
 - Eğer alkol olmasa, hiç birimiz yaşamayız.
Some Westerners no longer believe that their soul exists and that they have eternal life.
 - Bazı Batılılar ruhlarının var olduğuna ve sonsuz yaşama sahip olduklarına artık inanmıyorlar.
Fear is essential for survival.
 - Korku yaşamak için gereklidir.
Caribou can see ultraviolet light. This ability is crucial to their survival in a harsh Arctic environment.
 - Caribou ultraviyole ışığı görebilir. Bu yetenek sert Arktik ortamda yaşamaları için hayati önem taşımaktadır.
I would like to live in the quiet country.
 - Sakin bir ülkede yaşamak istiyorum.
Does Tom earn enough money to live in the city?
 - Tom şehirde yaşamak için yeterli para kazanıyor mu?
You don't need to be an artist in order to experience beauty every day.
 - Her gün güzelliği yaşamak için sanatçı olmana gerek yok.
I don't want to go through another experience like that.
 - Böyle başka bir deneyim yaşamak istemiyorum.
Please tell me where you will live.
 - Lütfen bana nerede yaşayacağını söyle.
Mike has a friend who lives in Chicago.
 - Mike'ın Şikago'da yaşayan bir arkadaşı var.
I'm sick of this hand-to-mouth existence.
 - Kıt kanaat yaşamaktan usandım.
I like living with you.
 - Seninle yaşamaktan hoşlanıyorum.
She is used to living alone.
 - Yalnız yaşamaya alışkın.
Tom doesn't know where Mary wants to live.
 - Tom, Mary'nin nerede yaşamak istediğini bilmiyor.
Tom didn't know where Mary wanted to live.
 - Tom, Mary'nin nerede yaşamak istediğini bilmiyordu.
Long live the Soviet Union!
 - Çok yaşa Sovyetler Birliği!
Long live the brotherhood of all peoples.
 - Yaşasın tüm halkların kardeşliği.
Hurray! I have found it!
 - Yaşasın! Ben onu buldum!
They don't know what difficulties Tom went through in his youth.
 - Onlar, Tom'un gençliğinde hangi zorlukları yaşadığını bilmiyorlar.
Did you know that some foxes lived on this mountain?
 - Bazı tilkilerin bu dağda yaşadığını biliyor muydun?
Animals inhabit the forest.
 - Hayvanlar ormanda yaşar.
The region has never been inhabited by people.
 - Bölgede insanlar hiç yaşamadı.