Şimdi üç yıldır İngilizce eğitimi almaktayız.
- We have been studying English for three years now.
Saatimi kaybettim, bu yüzden bir tane almak zorundayım.
- I lost my watch, so I have to buy one.
Onunla konuşmama izin vermek zorundasın.
- You have to let me talk to him.
Onlarla konuşmama izin vermek zorundasın.
- You have to let me talk to them.
Sadece birlikte biraz zaman geçirmek istedim.
- I just wanted to have some time together.
Tom ile birkaç dakika yalnız geçirmek istiyorum.
- I'd like to have a few minutes alone with Tom.
Biz biraz şarap içmek istiyoruz.
- We'd like to have some wine.
Artık onu, içmekten alıkoymalıyız.
- We have to stop him from drinking any more.
Neyin doğru olduğuna inandığını açıkça söyleme cesaretine sahip olmalısın.
- You ought to have the courage to speak out what you believe to be right.
Windows ile eklentilere sahip olmak zorundasın,yoksa o dosyalarını okumaz.
- With Windows, you have to have extensions or it won't read your files.
Bu akşam yemekte benimle olmak ister misin?
- Would you like to have dinner with me tonight?
Mezun olmak için yeterli kredim yok.
- I don't have enough credits to graduate.
Ben ne zaman hile yaptım?
- When have I ever cheated?
Son zamanlarda bir çok hileli iğrenç olaylar vardı.
- Recently there have been a lot of nasty incidents with fraud.
Önerilerinizi kabul etmekten başka seçeneğim yok.
- I have no choice but to accept your proposals.
Tom'un kabul etmekten başka hiç bir seçeneği olmayacak.
- Tom will have no choice but to agree.
Adil payına katkıda bulunmak zorundasın.
- You have to contribute your fair share.
Siyasal etkinlikte bulunmak için zamanım yok.
- I have no time to engage in political activity.