with the exception of

listen to the pronunciation of with the exception of
English - Turkish
gayr
aside from
-den başka, bir yana: No one, aside from Esat, can do this. Esat bir yana, kimse bunu yapamaz
aside from
-den başka
aside from
bir yana
aside from
den başka
bar
sırık
bar
bariyer

Bariyerde biletini göster. - Show your ticket at the barrier.

bar
hapsetmek
bar
kalıp

O bir kalıp sabun tüketti. - She used up a bar of soap.

Tom dün üç kalıp sabun aldı. - Tom bought three bars of soap yesterday.

bar
içki satılan veya içilen yer, bar, meyhane
bar
mahkemede sanık kürsüsü
aside from
dışında

Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi. - Aside from him, nobody else came to the party.

Barak Obama dışında bütün Amerika başkanları beyazdı. - Aside from Barack Obama, all US presidents were white.

bar
{i} sürgü

Kapıyı sürgüleyip kilitledik. - We barred the door and locked it.

bar
{f} menetmek
bar
{i} meyhane

İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne? - An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what?

bar
{f} saymamak
bar
{i} huk. baro
bar
{i} yargı
bar
{i} parmaklık

Tom parmaklıkların arkasında olmalı. - Tom should be behind bars.

Tom uzun süredir demir parmaklıkların arkasında. - Tom has been behind bars for a very long time.

bar
kol

Sol kolumu zar zor bükebiliyorum. - I can barely bend my left arm.

Ben kollarımı zar zor oynatabiliyorum. - I can barely move my arms.

English - English
to remove -, to minimize -, lacking only
{e} bar
excepting
aside from
with the exception of

    Hyphenation

    with the ex·cep·tion of

    Turkish pronunciation

    wîdh dhi îksepşın ıv

    Pronunciation

    /wəᴛʜ ᴛʜē əkˈsepsʜən əv/ /wɪð ðiː ɪkˈsɛpʃən əv/
Favorites