O, kolayca ata bindi.
- She mounted the horse with ease.
Bunu kolayca yapabilirsin.
- You can do this with ease.
O, bilmeceyi kolaylıkla çözdü.
- She solved the puzzle with ease.
İşi kolaylıkla yaptı.
- She did the job with ease.
O, hatalarını kolayca kabul edecek bir adam değildir.
- He is not a man to admit his mistakes easily.
Ahşap evler kolayca tutuşurlar.
- Wooden houses catch fire easily.
Yarına kadar rahatça bekleyebilirim.
- I can easily wait till tomorrow.
Arzu ettiğini kolaylıkla alabildi.
- She managed to get what she desired easily.
Onlar kolaylıkla parçalamadı.
- They did not break apart easily.
... and that's a decision that is ease their financial stress and boosted their ...
... And the relative ease with which television ...