watching, observing

listen to the pronunciation of watching, observing
English - Turkish
Gözlemci izliyor
tarassut
looking
görünme

Aptal görünmekten korkuyordum. - I was afraid of looking stupid.

Aptal görünmeyi sevmiyorum. - I don't like looking foolish.

looking
(Bilgisayar) aranıyor
looking
{i} bakış

Ben bu konuya farklı bir bakış açısından bakıyorum. - I am looking at the matter from a different viewpoint.

Bir kişinin bir şeye bakış şekli onun durumuna bağlıdır. - A person's way of looking at something depends on his situation.

looking
bakarak

Judy aynaya bakarak çok fazla zaman harcıyor. - Judy spends a lot of time looking in the mirror.

Biz güzel manzaraya bakarak ayakta durduk. - We stood looking at the beautiful scenery.

English - English
{i} looking