watching, observing

listen to the pronunciation of watching, observing
الإنجليزية - التركية
Gözlemci izliyor
tarassut
looking
görünme

Bazen iyi görünme ve rahat olma arasında seçim yapmak zorundasın. - Sometimes you have to choose between looking good and being comfortable.

Aptal görünmekten korkuyordum. - I was afraid of looking stupid.

looking
(Bilgisayar) aranıyor
looking
{i} bakış

Bir şeye bakış şeklin senin durumuna bağlıdır. - Your way of looking at something depends on your situation.

Ben bu konuya farklı bir bakış açısından bakıyorum. - I am looking at the matter from a different viewpoint.

looking
bakarak

Biz güzel manzaraya bakarak ayakta durduk. - We stood looking at the beautiful scenery.

Bir kişinin nasıl biri olduğunu onun arkadaşlarına bakarak söyleyebilirsin. - You can tell what a person is like by looking at his friends.

الإنجليزية - الإنجليزية
{i} looking
watching, observing
المفضلات