Tom tartışarak zaman israf etmek istemediğini söyledi.
- Tom said he didn't want to waste time arguing.
Zamanımı israf etmekten nefret ederim.
- I hate to waste my time.
Çok zamanı israf ettiğime pişmanım.
- I regretted having wasted a great deal of time.
Zamanını israf etmemelisin.
- You should not waste your time.
Fabrika atıkları bazen nehirlerimizi kirletir.
- Factory waste sometimes pollutes our rivers.
Tüm atık kağıtlarınızı bu sepete koyun.
- Put all your waste paper in this basket.
Burada suyu boşa harcamak yasal değildir.
- It's illegal to waste water here.
Tom ne kadar zamanın boşa harcandığını hesaplamada daha fazla zamanı boşa harcamak istemedi.
- Tom didn't want to waste any more time calculating how much time had been wasted.
Tom mektubu çöp sepetine attı.
- Tom threw the letter into the wastebasket.
Lütfen çöpünü dışarıdaki çöp kutularına koy.
- Please put your waste in the bins outside.
Hayatınızı anlamsız şeylerle ziyan etmeyin.
- Don't waste your life on meaningless things.
Zamanını ve paranı ziyan etme.
- Don't waste your time and money.
Tüketim toplumu ev atıklarındaki devamlı bir artışa katkı sağlıyor.
- The consumerist society contributes to a continuous increase in the amount of household waste.
Fabrika atıkları bazen nehirlerimizi kirletir.
- Factory waste sometimes pollutes our rivers.
Hayatınızı anlamsız şeylerle ziyan etmeyin.
- Don't waste your life on meaningless things.
Ziyan edecek tek kuruşum yok.
- I can't afford to waste a single yen.
Artık birbirimizin zamanını boşa harcamayalım.
- Let's not waste any more of each other's time.
Artık daha fazla zaman harcamayı göze alamam.
- I can't afford to waste any more time.
Genç insanlar, boşa zaman harcamaya eğilimlidir.
- Young people are apt to waste time.
Tom hayatının büyük kısmını boşa geçirdiğine pişman oldu.
- Tom regretted having wasted a great deal of his life.
Bu şekilde, çok fazla zamanı boşa harcarız.
- In this way, we waste a lot of time.
Zamanı boşa harcamamak için dikkatli olmalısın.
- You must be careful not to waste time.
Zaman israf etmeyelim.
- Let's not waste time.
Tom fazla zaman israf etmedi.
- Tom didn't waste much time.
Bütün parasını kıyafetlerde çarçur eder.
- She wastes all her money on clothing.
Tüm parasını kıyafetlere çarçur ediyor.
- She wastes all of her money on clothes.
Zamanı boşa harcamamak için dikkatli olmalısın.
- You must be careful not to waste time.
Zamanını ve paranı boşa harcama.
- Don't waste your time and money.
O, akşamı sıkıcı ve ilgi çekmeyen, kısaca, bir zaman kaybı buldu.
- She found the evening boring and uninteresting, in short, a waste of time.
Tom tamamen heder olmuş.
- Tom was totally wasted.
Onu harcamak istemedim.
- I didn't want to waste it.
Ömrümün en iyi yıllarını senin için harcamak istemiyorum..
- I do not want to waste the best years of my life for you.
After he lost hope, he wasted away.
So whan Sir Galahad was departed frome the Castell of Maydyns he rode tyll he com to a waste forest .
We wasted millions of dollars and several years on that project.