English - Turkish
Definition of useless, futile; senseless; needless, unnecessary in English Turkish dictionary
- pointless
- gayesiz
- pointless
- puvansız pointlesslyanlamsızca
- pointless
- gereksiz
- pointless
- anlamsız
Sanırım işim anlamsız.
-I think my job is pointless.
Anlamsız bir yaşam, erken doğmuş bir ölümdür.
-A pointless life is a premature death.
- pointless
- {s} yararsız
Sana bunun yararsız olmadığını söyledim.
-I told you it wasn't pointless.
O, işinin yararsız olduğunu düşünüyor.
-She thinks her job is pointless.
- pointless
- {s} boş
- pointless
- manasızlık
- pointless
- {s} manâsız
- pointless
- pointlessnessanlamsızlık
- pointless
- {s} saçma
- pointless
- {s} uçsuz
- pointless
- {s} puansız
- pointless
- sayı kaydedilmeyen
- pointless
- manasız olarak
- pointless
- maksatsız
- pointless
- ucu kor
- pointless
- {s} amaçsız
- pointless
- etkisiz
Related Terms
English - English
Definition of useless, futile; senseless; needless, unnecessary in English English dictionary
- {s} pointless
useless, futile; senseless; needless, unnecessary
Hyphenation
useless, futile; senseless; needless, un·nec·es·sa·ryPronunciation
Resimler
Favorites