until; till

listen to the pronunciation of until; till
English - Turkish

Definition of until; till in English Turkish dictionary

while
sırasında

Sürüş sırasında elde tutulan bir cep telefonu ile konuşmanın büyük cezaları vardır. - There are big fines for talking on a hand-held mobile phone while driving.

Kamp gezisi sırasında, Tom dizanteri oldu. - While on the camping trip, Tom got dysentery.

while
iken

Eşi ameliyatta iken, ben ona eşlik ettim. - I kept him company while his wife was in surgery.

O, Japonya'da iken kasaba kasaba dolaştı. - He went about from town to town while he was in Japan.

while
olduğu halde
while
halbuki
unto
e kadar
unto
-e doğru
while
esnasında

Lütfen sürüş esnasında sürücüyle konuşmayın. - Please do not talk to the driver while he's driving.

while
-e karşın
while
-e rağmen
unto
eski
unto
bkz.to
while
süre

Bu paketleri kısa bir süreliğine bırakmak istiyorum. - I want to leave these packages for a while.

Hava çok sıkıntılı;sanırım kısa süre içinde gök gürleyecek. - It's so muggy; I think it will thunder in a short while.

while
-iken
while
oysa
Until when? till when
{k} bak
while
while boşa geçir
while
(isim) zaman, vakit, süre
while
kadar

Sadece bir süre burada dinlenelim, ayaklarım o kadar çok ağrıyor ki yürüyemiyorum. - Let's just rest here for a little while, my feet are aching so much I can't walk.

Neden yaptığımı bitirinceye kadar burada beklemiyorsun? - Why don't you wait here while I finish what I'm doing?

while
iken, -ken: While he was in Antalya, Hülya stayed with her mother. O Antalya'dayken Hülya annesinde kaldı. Every morning while running
while
bağ

O dükkana giderken köpeğini ağaca bağladı - He tied his dog up to the tree while he went into the store.

Biz telefonda konuşurken bağlantı kesildi. - We were cut off while talking on the telephone.

while
bazen

Bazen yeni şeyleri denemek iyidir. - It's good to try new things once in a while.

English - English
while
unto