Müzik, hayatımın önemli bir parçasıdır.
 - Music is an important part of my life.
Ölüm hayatın tamamlayıcı bir parçasıdır.
 - Death is an integral part of life.
Teklifin diğer kısımlarını tartıştılar.
 - They debated other parts of the proposal.
İngiltere'nin birçok kısımlarını ziyaret ettim.
 - I visited many parts of England.
Onların tarafında bir hataydı.
 - It was a mistake on their part.
Polis onu suçun bir taraftarı olarak görüyordu.
 - The police regarded him as a party to the crime.
Tom onun kısmen hatası olduğunu kabul etti.
 - Tom admitted that it was partially his fault.
Bu yol deprem sonucu kısmen yıkıldı.
 - This road was partly destroyed in consequence of the earthquake.
Yarın akşam bir partimiz var.
 - We have a party tomorrow evening.
Yarın partiye gelecekmisin?
 - Will you come to the party tomorrow?
Tom zaten görevini yaptı.
 - Tom has already done his part.
Görevimi yapmayı planlıyorum.
 - I plan on doing my part.
Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum.
 - The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.
Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek.
 - A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.
Ölüm bizi ayırana kadar iyi ve kötü günde seni seveceğim.
 - I will love you for better for worse till death us do part.
Tom parti için üç yüz dolarlık bütçe ayırdı.
 - Tom budgeted three hundred dollars for the party.
O, evinden ayrılmak zorunda kaldı.
 - He had to part with his house.
Ondan ayrılmak zorunda olduğu gün sonunda geldi.
 - The day came at last when he had to part from her.