Dan işini sahipsiz bırakmak istemedi.
 - Dan didn't want to leave his business unattended.
Mary çocuklarını başıboş bıraktığı için John'u suçladı.
 - Mary blamed Jack for leaving their children unattended.
Lütfen bagajınızı gözetimsiz bırakmayın.
 - Please do not leave your luggage unattended.
Kişisel eşyalarını gözetimsiz bırakma.
 - Don't leave your belongings unattended.
Tom çocuklarını yalnız bıraktığı için Mary'ye kızgındı.
 - Tom was angry at Mary for leaving their children unattended.
... healing unattended ...