turlu-turlu

listen to the pronunciation of turlu-turlu
Turkish - Turkish

Definition of turlu-turlu in Turkish Turkish dictionary

bin türlü
Birbirinden çok farklı biçimde, çok değişik biçimde
bin türlü
Birbirinden çok farklı, çok değişik
türlü
Herhangi bir yolda, herhangi bir biçimde
türlü
Herhangi bir yolda, herhangi bir biçimde: "Klasik şiirin yıkıldığından beri, şiiri, bin kişi bin türlü tarif ediyor."- Y. K. Beyatlı. Çeşitli sebzelerle pişirilen etli yemek
türlü
Çeşitli sebzelerle pişirilen etli yemek
türlü
Çeşit veya çeşitleri toplayan daha geniş bir bölüm
türlü
Çok çeşitli özellikleri olan, çeşit çeşit, muhtelif
türlü
Çok çeşitli özellikleri olan, çeşit çeşit, muhtelif. Çeşit veya çeşitleri toplayan daha geniş bir bölüm
türlü türlü
Çeşit çeşit
Turkish - English

Definition of turlu-turlu in Turkish English dictionary

bir türlü
in one way or another
bir türlü
just as bad
bir türlü
in no way
her türlü
every

He had every reason for doing so. - Öyle yapmak için her türlü nedeni vardı.

Everyone has the right to the protection of the moral and material interests resulting from any scientific, literary or artistic production of which he is the author. - Herkesin yarattığı, her türlü bilim, edebiyat veya sanat eserlerinden mütevellit manevi ve maddi menfaatlerin korunmasına hakkı vardır.

türlü türlü
{s} miscellaneous
türlü türlü
{s} diverse
bir türlü
somehow
her türlü
all kinds of

We have all kinds of time. - Her türlü zamanımız var.

The athlete excelled in all kinds of sports. - Atlet her türlü sporda yükseldi.

her türlü
whatever
türlü türlü
{s} divers
türlü türlü
different
türlü türlü
varied
türlü türlü
various
Cahil ile çıkma yola getirir başına bin türlü bela
(Atasözü) Lack of experience invites trouble
Birleşmiş Milletler Her Türlü Irk Ayrımcılığının Kaldırılması Uluslararası Sözle
(Hukuk) United Nations International Convention on the Elimination of All Forms of Racial Discrimination
Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşme
(Hukuk) United Nations Convention on the Elimination of All of Forms Discrimination Against Women
başka türlü
other

I thought it was a good book, but Jim thought otherwise. - Ben onun iyi bir kitap olduğunu düşünmüştüm fakat Jim başka türlü düşündü.

I could not have done otherwise. - Başka türlü yapamazdım.

başka türlü
else

Tom can't really do much else. - Tom gerçekten çok başka türlü yapamaz.

başka türlü
differently; otherwise
başka türlü göstermek
dissemble
envai türlü/çeşitli/çeşit
of various kinds
her türlü ev işi yapan kimse
bottle washer
her türlü kötülüğü yapmak
do one's worst
her türlü yola basvurarak geçinmek
live by one's wits
her türlü yürüyüşe alışkın
(at) thoroughpaced
her türlü çabayı sarfetmek
make every effort
her türlü çabayı sarfetmek
make every endeavor
kendini başka türlü göstermek
personate
kendini başka türlü tanıtma
personation
saçları iki türlü olmak
to get old
türlü
(güveçte) olla
türlü
variegated
türlü
hotchpotch
türlü
stew made of mixed vegetables
türlü
sort, kind, variety
türlü
varied

The United States is a paradise for almost every kind of sports, thanks to its wonderfully varied climate. - Harika değişik iklimleri sayesinde, Amerika Birleşik Devletleri, hemen hemen her türlü spor için bir cennettir.

türlü
various
türlü
mixed vegetables
türlü
hodge podge
türlü
various, diverse, assorted " muhtelif; meat and vegetable stew
türlü
olio
türlü
sundry
türlü
various, varied, diverse, multifarious
türlü türlü
many kinds of
türlü türlü
manifold
türlü türlü
all sorts of, all manner of
türlü türlü
all sorts of, miscellaneous, manifold, sundry
türlü türlü
all sorts

All sorts of rumors were floating around about her. - Onun hakkında türlü türlü söylentiler yayılıyordu.

türlü türlü
multifarious
türlü türlü
sundry