Televizyonun karşısında daldı.
 - She spaced out in front of the TV.
Televizyonun karşısında uyudum.
 - I slept in front of the TV.
Evimin önünde bir göl var.
 - There is a lake in front of my house.
Araba, binanın önüne park edildi.
 - The car is parked in front of the building.
O, masayı sağa doğru kaydırdı.
 - He moved the desk to the right.
Anahtarı sağa doğru dönder.
 - Turn the key to the right.
Tom bir trenin önüne atlayarak intihar etti.
 - Tom committed suicide by jumping in front of a train.
Tom etmemesi gerektiğini bilmesine rağmen, arabasını yangın musluğunun önüne parketti.
 - Tom parked his car in front of a fire hydrant even though he knew he shouldn't.