to strike with, or as with, a lance; to pierce

listen to the pronunciation of to strike with, or as with, a lance; to pierce
English - Turkish

Definition of to strike with, or as with, a lance; to pierce in English Turkish dictionary

launch
{f} piyasaya sürmek
launch
{f} fırlatmak

Torpidoları fırlatmak için hazırlanın. - Prepare to launch torpedoes.

Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi. - Better to extend an olive branch than launch a missile.

launch
(Bilgisayar) başlat

Onlar bir dizi büyük ekonomik programlar başlattı. - They launched a series of major economic programs.

Koministler büyük bir askeri kampanya başlattı. - The Communists launched a major military campaign.

launch
lanse etmek
launch
(Bilgisayar) çalıştırmak
launch
(Askeri) gemiyi denize indirmek
launch
büyük motorlu sandal
launch
(gemiyi) suya indirme
launch
{i} fırlatma

Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi. - Better to extend an olive branch than launch a missile.

Roket, fırlatma rampası üzerinde patladı. - The rocket exploded on the launch pad.

launch
başlatmak(yeni iş)
launch
{f} fırlat

Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi. - Better to extend an olive branch than launch a missile.

Onlar bir roket fırlattı. - They launched a rocket.

launch
{f} çıkmak
launch
işkampaviye
launch
başlatmak mızrak gibi atmak
launch
roketi fezaya fırlatma
launch
(to) çalıştırmak, başlatmak
launch
(to) başlatmak
launch
{f} denize indirmek
launch
(Askeri) İSKAMPAVYE: Gemiden karaya personel ve yük taşımak için kullanılan, motorlu veya kürekle çekilir, büyük sandal
launch
gemiyi kızaktan suya indirme
English - English
launch

Can we this quote? Launch your hearts with lamentable wounds. - Edmund Spenser.

to strike with, or as with, a lance; to pierce
Favorites