Televizyon bilgi sağlamak için çok önemli bir araçtır.
- Television is a very important medium through which to provide information.
O ailesinin geçimini sağlamaktadır.
- He provides for his family.
Ben ailem için yiyecek ve giyecekler sağlayabilirim.
- I am able to provide food and clothes for my family.
O, yolcuya yiyecek ve giyecek sağladı.
- She provided the traveler with food and clothing.
Senin ve erkek kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
- I'm trying my best to provide for you and your brother.
O ihtiyaçlarını karşılamak için bir karıya ve iki küçük çocuğa sahiptir.
- He has a wife and two young children to provide for.
İşe yarar bir yardım var mı?
- Is there any help available?
Bu olumlu fırsattan yararlandım.
- I availed myself of this favorable opportunity.
O boşuna çite tırmanmaya kalkıştı.
- He attempted to climb the fence to no avail.
Tekrar denedim ama boşuna.
- I tried again, but to no avail.
... species provide symbioses. I’ve talked about the animals, not the animals, the ...
... And we want to provide a complete solution. So today, we're releasing the hardware and ...