Kadınlara yardımcı olmayı sürdürmek istiyorum.
 - I want to continue to help women.
Gezisine gizlice devam etmek zorunda kaldı.
 - He had to continue his trip in secret.
Parmaklarınızla yemek yemek sadece yüzyıllar boyu devam etmekle kalmadı, aynı zamanda bazı alimler onun tekrar popüler olabileceğine inanıyorlar.
 - Not only has eating with your fingers continued throughout the centuries, but some scholars believe that it may become popular again.
Bilgisayarların hiçbiri yanmış bir kartla çalışmaya devam edemez.
 - None of the computers can continue to run with a burnt card.
Fiyatlar tırmanmaya devam ediyor.
 - Prices continue to climb.
Adli tıp uzmanları ve cinayet masası dedektifleri, güvenlik çemberine alınmış yerde ve çevresinde çalışmalarını sürdürdüler.
 - Forensics officers and criminal investigations detectives continued to work at the cordoned-off unit and its surrounds.
Tom bu evli kadınla birlikte olmayı sürdürdü.
 - Tom continued his relationship with that married woman.