English - Turkish
Definition of to have value or standing in English Turkish dictionary
- rate
- {i} oran
Aylık oran ne kadardır?
-How much is the monthly rate?
Düşen faiz oranları otomobil pazarını canlandırdı.
-Falling interest rates have stimulated the automobile market.
- rate
- {i} değer
Doların değeri enflasyonun yükselme oranında düşer.
-The value of the dollar declines as the rate of inflation rises.
Bunu nasıl değerlendirirdin?
-How would you rate that?
- rate
- {i} hız
Sanayinin büyüme hızına şaşırdım.
-I'm amazed by the rate at which industries grow.
Çok yüksek bir hızda daktilo ile yazabilirim.
-I can type at a very fast rate.
- rate
- {f} sınıflandırmak
- rate
- farzetmek
- rate
- (Bilgisayar) faiz_oranı
Parasını yüksek faiz oranıyla ödünç veriyor.
-He lends money at a high rate of interest.
- rate
- değerini tahmin etmek
- rate
- olarak değerlendirmek
- rate
- nispet
- rate
- gözü ile bakmak
- rate
- {f} fiyat belirlemek
- rate
- {i} derece
- rate
- {i} değer, fiyat, ücret: hourly rate saat başına
- rate
- {f} layık olmak
- rate
- {i} belediye vergisi (İng.)
- rate
- mülk vergisi
- rate
- {f} sayılmak
- rate
- {f} hak etmek
- rate
- {i} bedel
Related Terms
English - English
Definition of to have value or standing in English English dictionary
- rate
to have value or standing
Hyphenation
to have val·ue or stand·ingTurkish pronunciation
tı häv välyu ır ständîngPronunciation
/tə ˈhav ˈvalyo͞o ər ˈstandəɴɢ/ /tə ˈhæv ˈvæljuː ɜr ˈstændɪŋ/
Resimler
History
Favorites