to gain the victory; to be successful; to triumph; to prevail

listen to the pronunciation of to gain the victory; to be successful; to triumph; to prevail
English - Turkish

Definition of to gain the victory; to be successful; to triumph; to prevail in English Turkish dictionary

win
{i} galibiyet

Eder galibiyet golünü attı. - Eder scored the winning goal.

Ricardo galibiyet için 500 Amerikan doları aldı. - Ricardo got US$ 500 for winning.

win
{i} zafer

Amerikalı generaller kolay bir zafer kazanabileceklerine inanıyorlardı. - American generals believed they could win an easy victory.

Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi. - Winning the election was a great victory for the candidate's political party.

win
{i} kazanma

Onun seçimi kazanması için herhangi bir ihtimal var mı? - Is there any possibility that he'll win the election?

Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu. - To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.

win
{i} başarı

Böylece onun kalbini kazanmada başarılı oldu. - Thus he succeeded in winning her heart.

Her zaman başarılı olamazsın. - You win some, you lose some.

win
{f} kazanmak; (yarışma veya başka bir uğraşı sonucunda) elde etmek: Who won the contest? Yarışmayı kim kazandı? Utku's won the
win
isabet etmek
win
kazamak
win
ulaşmayı başarmak
win
{f} kazan

Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu. - To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.

Onun seçimi kazanması için herhangi bir ihtimal var mı? - Is there any possibility that he'll win the election?

win
yengi
win
{f} galip gelmek
win
{f} kazanmak

Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi. - Winning the election was a great victory for the candidate's political party.

Bir ödül kazanmak için yeterince yükseğe zıplamadı. - He didn't jump high enough to win a prize.

win
win by a head yarışta bir at
win
{f} (won, --ning)
win
birinci gelmek
win
birinci gelme
win
gayesine erişmek
win
{f} ikna etmek
English - English
win
to gain the victory; to be successful; to triumph; to prevail
Favorites