Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir.
- These two lines cut across each other at right angles.
Karşılıklı çıkarlar bulursanız, birbirinizle anlaşırsınız.
- Find mutual interests, and you will get along with each other.
Tom ve Mary birbirine çok yakın.
- Tom and Mary are very close to each other.
Tom ve Mary birbirine sürekli yalan söyler.
- Tom and Mary lie to each other all the time.
İki insan birbirlerini mükemmel şekilde anlıyorlardı, ve birbirlerinin güçlü niteliklerine karşılıklı saygıları vardı.
- The two men understood one another perfectly, and had a mutual respect for each other's strong qualities.
Onlar asla birbirlerini tekrar görmeyeceklerdi.
- They were never to see each other again.
Birbirimizi anlamaya çalışarak yakınlaşırız fakat sadece birbirimizi incitiriz ve ağlarız.
- We get closer, trying to understand each other, but just hurt each other and cry.
Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona Sen ebesin! diye seslenirdi.
- My little sister and I used to play tag a lot. We would chase each other, and the one chasing would try to tag the one being chased and yell: You're it!
Biz ayrıldık, birbirimizi asla tekrar görmeyeceğiz.
- We parted, never to see each other again.
Biz birbirimizi tanımıyoruz.
- We don't know each other.
Maria and Robert loved each other.
... The webmasters taught each other. ...
... because of all these opportunities for things to interact with each other. ...