Karşılıklı çıkarlar bulursanız, birbirinizle anlaşırsınız.
- Find mutual interests, and you will get along with each other.
John ve Mary birbirini seviyordu.
- John and Mary loved each other.
İki leydi birbirine gülümsedi.
- The two ladies smiled at each other.
İki köy birbirine bitişiktir.
- The two villages adjoin each other.
İki erkek çocuk birbirlerini suçlamaya başladı.
- The two boys began to blame each other.
Onlar birbirlerini aptal göstermeye çalıştılar.
- They tried to make each other look foolish.
Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona Sen ebesin! diye seslenirdi.
- My little sister and I used to play tag a lot. We would chase each other, and the one chasing would try to tag the one being chased and yell: You're it!
Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir.
- These two lines cut across each other at right angles.
Birbirimizi anlamaya çalışarak yakınlaşırız fakat sadece birbirimizi incitiriz ve ağlarız.
- We get closer, trying to understand each other, but just hurt each other and cry.
Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona Sen ebesin! diye seslenirdi.
- My little sister and I used to play tag a lot. We would chase each other, and the one chasing would try to tag the one being chased and yell: You're it!
Maria and Robert loved each other.
... smashing into each other and having an argument over who ...
... see oscillating electric fields, magnetic fields, turning into each other creating a ...