Roosevelt, Amerika'nın Japonya ile ilişkileri geliştirmek için çok çalıştı.
 - Roosevelt worked hard to improve America's relations with Japan.
Tom gerçekten geliştirmek istiyor.
 - Tom really wants to improve.
Fransızcamı ilerletmek isterim.
 - I'd like to improve my French.
Japonca telaffuzumu ilerletmek istiyorum.
 - I wanted to improve my Japanese pronunciation.
Sarımsak yemeğin lezzetini artırmak için kullanılır.
 - Garlic is used to improve the taste of food.
Durumu düzeltmek için daha çok çalışmalıyız.
 - To improve the situation, we must work harder.
Dan, diğerlerinin yaşamını iyileştirmek istedi.
 - Dan wanted to improve the lives of others.
Dan eski kütüphanesini iyileştirmek için yerel vakıflardan fon aldı.
 - Dan received funds from local foundations to improve his old library.
Tom İngilizcesini geliştirmek için çok çalışıyor.
 - Tom is working hard to improve his English.
Roosevelt, Amerika'nın Japonya ile ilişkileri geliştirmek için çok çalıştı.
 - Roosevelt worked hard to improve America's relations with Japan.