to cause or to come to a deadlock

listen to the pronunciation of to cause or to come to a deadlock
English - Turkish

Definition of to cause or to come to a deadlock in English Turkish dictionary

deadlock
açmaz
deadlock
Kaynak Bekleme
deadlock
kördüğüm
deadlock
çözümlenemeyen anlaşma
deadlock
karşılıklı kilitlenme
deadlock
sürme dilli kilit
deadlock
çözümsüzlük

Sami'nin ilk duruşması çözümsüzlükle bitti. - Sami's first trial ended in a deadlock.

deadlock
(Bilgisayar) ölükilit
deadlock
sürgü kilit
deadlock
hareketin tamamen durması
deadlock
Kilitlenme
deadlock
çözümlenemeyen anlaşmazlık
deadlock
{f} tıkanmak
deadlock
(isim) durgunluk; çıkmaz; tıkanıklık
deadlock
{f} çıkmaza girmek
deadlock
{f} yerinde saymak
deadlock
çıkmaz iki taraflı karşı koymanın sonucu olarak her iki tarafın hareketsiz kalışı çıkmaza sokmak
deadlock
{i} tıkanıklık
English - English
deadlock
to cause or to come to a deadlock

    Hyphenation

    to cause or to come to a dead·lock

    Turkish pronunciation

    tı kôz ır tı kʌm tı ı dedläk

    Pronunciation

    /tə ˈkôz ər tə ˈkəm tə ə ˈdedˌläk/ /tə ˈkɔːz ɜr tə ˈkʌm tə ə ˈdɛdˌlɑːk/
Favorites