to cause or induce displeasure or irritation

listen to the pronunciation of to cause or induce displeasure or irritation
English - Turkish

Definition of to cause or induce displeasure or irritation in English Turkish dictionary

irritate
sinirlendirmek
irritate
kızdırmak

Tom sadece Mary'yi kızdırmak için gömleğini kasıtlı olarak ters giydi. - Tom purposely wore his shirt inside out just to irritate Mary.

Tom'un sürekli tartışması onun sınıf arkadaşlarından bazılarını kızdırmaktadır. Fakat, sınıfın çoğu onu görmezden gelmeyi henüz öğrendi. - Tom's constant arguing irritates some of his classmates. However, most of the class has just learned to ignore him.

irritate
{f} tahriş etmek
irritate
{f} kurcalamak
irritate
{f} sinirini bozmak
irritate
{f} gıcık etmek
irritate
bamteline basmak
irritate
canını sıkmak
irritate
dalamak
irritate
sinirlendir

Onun kararsızlığı tarafından sinirlendirildim. - I was irritated by his indecision.

O, ses tarafından sinirlendirildi. - He was irritated by the sound.

irritate
iptal etmek sinir etmek
irritate
tahriş et
irritate
{f} tahrik etmek
irritate
(fiil) kızdırmak, sinirini bozmak, kurcalamak, öfkelendirmek, sinir bozmak, sinirlendirmek, tahrik etmek, gıcık etmek, tahriş etmek, azdırmak, kaşındırmak, iptal etmek, sinir etmek, rahatsız etmek
irritate
{f} rahatsız etmek
irritate
{f} azdırmak
irritate
{f} kaşındırmak
irritate
{f} sinir bozmak
English - English
irritate
to cause or induce displeasure or irritation

    Hyphenation

    to cause or in·duce dis·pleas·ure or ir·ri·ta·tion

    Turkish pronunciation

    tı kôz ır îndus dîsplejır ır îrîteyşın

    Pronunciation

    /tə ˈkôz ər ənˈdo͞os dəsˈpleᴢʜər ər ˌərəˈtāsʜən/ /tə ˈkɔːz ɜr ɪnˈduːs dɪsˈplɛʒɜr ɜr ˌɪrɪˈteɪʃən/
Favorites