to cause (someone) to receive (money)

listen to the pronunciation of to cause (someone) to receive (money)
English - Turkish

Definition of to cause (someone) to receive (money) in English Turkish dictionary

earn
kazanmak

Haksız kazançlar kısa ömürlüdür.Gerçek para yapmanın tek yolu her kuruşu kazanmaktır. - Ill-gotten gains are short-lived. The only way to make real money is to earn every penny.

Onlar para kazanmak istiyorlardı. - They wanted to earn money.

earn
{f} para kazanmak

Ne kadar para kazanmak istersin? - How much money do you want to earn?

Çok para kazanmak için çok çalıştı. - He worked very hard to earn a lot of money.

earn
edinmek
earn
kazandır/kazan
earn
kazan

O harcadığından daha fazla para kazanıyor. - She earns more than she spends.

Tom şehirde yaşamak için yeterli para kazanıyor mu? - Does Tom earn enough money to live in the city?

earn
{f} kazanmak; kazandırmak
earn
doğrultmak
earn
para kazandırmak
earn
kazanç elde etmek
earn
(Ticaret) (para) kazanmak
earn
{f} hak etmek
English - English
earn

My CD earns me six percent!.

to cause (someone) to receive (money)
Favorites