Korkarım onu bu şekilde yaparak ilerleme kaydedemeyeceğiz.
 - I'm afraid we'll get nowhere doing it this way.
Üniversiteye yavaş yavaş ilerleme katettim.
 - I worked my way through college.
Tom onu usulüne göre yaptırdı.
 - Tom got it done right way.
İşleri bizim usulümüzle yapmak zorunda kalacaksın.
 - You'll have to do things our way.
Göl buradan uzun bir mesafedir.
 - The lake is a long way from here.
İstasyon az bir mesafede.
 - The station is a little way off.
Bereket versin ki, yolda fırtınayla karşılaşmadılar.
 - Fortunately they had no storms on the way.
Yolu bilmediklerinden, çok geçmeden kayboldular.
 - As they didn't know the way, they soon got lost.
Sorunu yapma yöntemini bildiğim tek yolla ele aldım.
 - I handled the problem the only way I knew how.
Biz senin yönteminin dışında kalacağız.
 - We'll stay out of your way.
Bütün yolu sadece onun evden uzakta olduğunu anlamak için yürüdüm.
 - I went all the way to see her only to find her away from home.
O adam biraz uzakta duruyordu fakat Tom'un bağırdığını duyunca geri döndü.
 - That man was standing a little ways away, but he turned when he heard Tom shout.
Elbiselerimi değiştirirken diğer tarafa bakar mısın?
 - Would you mind looking the other way while I change my clothes?
Hanımefendiler ve beyefendiler, lütfen bu tarafa gelin.
 - Ladies and gentlemen, please come this way.
Tom'un davranış şekli ile ilgili çok sayıda şikâyetler olmuştur.
 - There have been a lot of complaints about the way Tom behaves.
Tom Mary'nin davranış şeklini onaylamıyor.
 - Tom doesn't approve of the way Mary's been behaving.
Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
 - The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
Bir kişinin bir şeye bakış şekli onun durumuna bağlıdır.
 - A person's way of looking at something depends on his situation.
Yağmur yağdıktan sonra havanın çok taze ve temiz olması durumunu seviyorum.
 - I love the way the air is so fresh and clean after it rains.
Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.
 - Those shadows appeared in a way like giant dinosaurs, with a long neck and a very big jaw without teeth.
Sizin fikirleriniz bir bakıma doğru.
 - Your opinions are right in a way.