English - Turkish
Definition of the remains of something that has been destroyed or broken up in English Turkish dictionary
- debris
- moloz
Moloz sokakları kirletti.
-Debris littered the streets.
- debris
- {i} enkaz
Her yerde enkaz vardı.
-There was debris everywhere.
Tom yerdeki enkaza baktı.
-Tom looked through the debris on the floor.
- debris
- debris
- debris
- {i} kırıntı
- debris
- {i} döküntü
- debris
- yıkıntı
- debris
- çöküntü
- debris
- {i} atıklar
- debris
- (Diş Hekimliği) 1. Diş yüzeyinde yapışık herhangi bir yabancı madde. 2. Cerrahi yolla alınan diş maddesi parçacıkları. 3. Tortu
- debris
- birikmiş parçalar
- detritus
- kum ve moloz gibi birikim
- detritus
- aşıntı
- detritus
- mekanik ayrışma ile önceden mevcut kayaçlardan türeyen malzeme
Related Terms
the remains of something that has been destroyed or broken up
Hyphenation
the re·mains of some·thing that has been destroyed or bro·ken upTurkish pronunciation
dhi rimeynz ıv sʌmthîng dhıt hız bın dîstroyd ır brōkın ʌpPronunciation
/ᴛʜē rēˈmānz əv ˈsəmᴛʜəɴɢ ᴛʜət həz bən dəˈstroid ər ˈbrōkən ˈəp/ /ðiː riːˈmeɪnz əv ˈsʌmθɪŋ ðət həz bən dɪˈstrɔɪd ɜr ˈbroʊkən ˈʌp/
Resimler
Favorites