Onu gördüğüm her an kalbim hızlı çarpıyor.
- My heart beats fast each time I see her.
Dört çarpı beş yirmidir.
- Four times five is twenty.
Şimdi iyi geceler demenin zamanıdır.
- Now it's time to say good night.
O zaman Japonya'da hiç demir yolu yoktu.
- There were no railroads at that time in Japan.
Bu kitabı tercüme etmek için ne kadar süreye ihtiyacı var?
- How much time does she need to translate this book?
Eğer bir süre evden uzak olursam, posta servisini bırakacağım.
- If I'm away from home for a period of time, I will stop mail delivery.
Eski çağlarda tuz az bulunan ve maliyetli bir metaydı.
- Salt was a rare and costly commodity in ancient times.
O kale eski antik çağda inşa edilmiştir.
- That castle was built in ancient times.
Yarın bu vakitte onunla akşam yemeği yiyor olacak.
- He will be having dinner with her at this time tomorrow.
O, yarın bu vakitte Londra'da olacak.
- He will be in London at this time tomorrow.
Ne zaman geri döneceksin?
- What time will you be back?
Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar.
- Some read books just to pass time.