the highest point or maximum degree

listen to the pronunciation of the highest point or maximum degree
English - Turkish

Definition of the highest point or maximum degree in English Turkish dictionary

height
(Denizbilim) ağız yüksekliği
height
yücelik
height
ana çekit
height
pozisyon
height
en üst derece
height
doruk
height
yükseklik

Yükseklik korkum var. - I'm afraid of heights.

Yüksekliklerden korktuğunu biliyorum. - I know you're afraid of heights.

height
yüksek yer
height
{i} boy

Tom ve Mary yaklaşık aynı boydalar. - Tom and Mary are about the same height.

Tom ve erkek kardeşi yaklaşık aynı boyda. - Tom and his brother are about the same height.

height
{i} tepe

Ben Uğultulu Tepeler'i okumayı yeni bitirdim. - I just finished reading Wuthering Heights.

height
{i} zirve

Bu, aptallığın zirvesidir. - That is the height of foolishness.

height
{i} doruk, en yüksek nokta
height
(Askeri) YÜKSEKLİK: Bir cismin, noktanın veya yerden yüksekte bulunan bir seviyenin veya diğer bir referans sathın dikey mesafesi; yükseklik aşağıdaki gibi belirtilir. Çok alçak: 500 feet'ten az. Alçak: 500 ila 2000 feet (yer seviyesi üstünde). Orta: 2000-25.000 feet Yüksek: 25.000-50.000 feet çok yüksek: 50.000 feet'den yüksek
height
{i} yükselti
height
(Askeri) (NATO) YÜKSEKLİK: l. Bir nokta olarak mütalaa edilen ve belirli bir başlangıç yüzeyinden ölçülen bir nokta, seviye veya cismin dikey uzaklığı. 2. Bir cismin dikey ebadı
height
zirve/yükseklik
height
(isim) yükseklik, irtifa, boy, tepe, doruk, zirve
English - English
height

She's at the height of her career.

The highest point
pinnacle
The highest point
apogee
the highest point or maximum degree

    Hyphenation

    the highest point or max·i·mum de·gree

    Turkish pronunciation

    dhi hayıst poynt ır mäksımım dîgri

    Pronunciation

    /ᴛʜē ˈhīəst ˈpoint ər ˈmaksəməm dəˈgrē/ /ðiː ˈhaɪəst ˈpɔɪnt ɜr ˈmæksəməm dɪˈɡriː/
Favorites