English - Turkish
Definition of the amount of money you are paid by your employer in English Turkish dictionary
- salary
- maaş
Benim maaşım bizim müsrifçe yaşamamıza izin vermez.
-My salary doesn't allow us to live extravagantly.
Tom Mary'ye iki haftalık maaş avansı verdi.
-Tom advanced Mary two week's salary.
- salary
- aylık
Küçük bir aylıkla geçinebilirim.
-I manage to get along on a small salary.
Tom'un o aylıkla çalışmayı kabul edecek olması çok zayıf bir olasılıktır.
-It's very unlikely that Tom will agree to work for that salary.
- salary
- maaş bağlamak
- salary
- maaşlı
- salary
- {i} ücret
İtalya'da asgari ücret nedir?
-What's the minimum salary in Italy?
İşçiler ücret artışı istediler.
-The workers pushed for a raise in salary.
- salary
- ücret vermek
- salary
- ücretli
- salary
- maaş vermek
- salary
- salariedaylıklı
- salary
- {i} aylık bağlamak
Related Terms
English - English
Definition of the amount of money you are paid by your employer in English English dictionary
- salary
the amount of money you are paid by your employer
Hyphenation
the a·mount of mon·ey you are paid by your em·ploy·erTurkish pronunciation
dhi ımaunt ıv mʌni yu ır peyd bay yôr employırPronunciation
/ᴛʜē əˈmount əv ˈmənē ˈyo͞o ər ˈpād ˈbī ˈyôr emˈploiər/ /ðiː əˈmaʊnt əv ˈmʌniː ˈjuː ɜr ˈpeɪd ˈbaɪ ˈjɔːr ɛmˈplɔɪɜr/
Resimler
History
Favorites