English - Turkish
Definition of the act, manner or style of executing (actions, maneuvers, performances) in English Turkish dictionary
- execution
- infaz
O zamana kadar, infazı erteliyoruz.
-Until then, we are postponing the execution.
- execution
- uygulama
- execution
- idam
Onların idamı için belirlenen günde, o sanki şölene gidiyormuş gibi saçını kesti ve giyinip kuşandı.
-Upon the day appointed for their execution she cut off her hair and dressed herself as if going to a fete.
Sami hala Bekir Hapishanesinde idam edilmeyi bekliyor.
-Sami is still waiting execution at Bakir Prison.
- execution
- {i} yerine getirme
- execution
- yürütme
On yedinci saatte yürütmenin durdurulması emredildi.
-A stay of execution was ordered at the eleventh hour.
- execution
- (Muzik) çalınışı
- execution
- (Bilgisayar) çalışma
- execution
- yapış veya yapılış tarzı
- execution
- (Bilgisayar) işletme
- execution
- (Muzik) çalış
- execution
- işletim
- execution
- ifa
- execution
- idam hükmünü tatbik eden kimse
- execution
- {i} sergileme
- execution
- icra usulü
- execution
- {i} idam, idamın infazı
- execution
- idam/icra/uygulama
- execution
- tatbik etme
Related Terms
English - English
Definition of the act, manner or style of executing (actions, maneuvers, performances) in English English dictionary
- execution
the act, manner or style of executing (actions, maneuvers, performances)
Hyphenation
the act, man·ner or style of ex·e·cut·ing (actions, maneuvers, performances)Resimler
Favorites