English - Turkish
Definition of that which intensifies or emphasizes; an intensive verb or word in English Turkish dictionary
- word-self">intensive
- yoğun
Ben kısa bir süre için daha yoğun egzersiz yapmaya başladım.
-I've started exercising more intensively for a shorter amount of time.
Öğretmen ve öğrenci arasındaki yoğun iletişim etkili öğretim için anahtardır.
-Intensive communication between teacher and student is the key to effective teaching.
- word-self">intensive
- {s} şiddetli
- word-self">intensive
- yoğunlaştırılmış
- word-self">intensive
- tedrici aşılama suretiyle tedaviye intensive care unit hastaya çok yönden bakım imkânı veren hastane tertibatı
- word-self">intensive
- (Tıp) intansif
- word-self">intensive
- entansif
- word-self">intensive
- {s} aşırı
- word-self">intensive
- {s} pekiştirmeli
- word-self">intensive
- (Tıp) Kuvvetli, şiddetli
- word-self">intensive
- dar bir sahada çok mahsul yetiştirmeye vesile olan
- word-self">intensive
- bir noktada toplanmış
Related Terms
English - English
Definition of that which intensifies or emphasizes; an intensive verb or word in English English dictionary
- intensive
that which intensifies or emphasizes; an intensive verb or word
Hyphenation
that which intensifies or emphasizes; an in·ten·sive verb or wordPronunciation
Resimler
Favorites