Definition of tarzı in Turkish English dictionary
- tarz
- manner
He did not like her manner of speech.
- Onun konuşma tarzını sevmedi.
I do not know if, to use your manner of speech, he loves you; but I know that he will return.
- Senin konuşma tarzını kullanmak için, onun seni sevip sevmediğini bilmiyorum; ama onun döneceğini biliyorum.
- tarz
- style
The style is nice, but do you have it in a different color?
- Tarz güzel, ama farklı bir renginiz var mı?
The great contemporary poet who established a new style of poem was “Nima Youshij.”
- Yeni bir şiir tarzını belirleyen büyük çağdaş şair Nima Youshij idi.
- tarz
- way
I managed to bring him around to my way of thinking.
- Onu benim düşünce tarzıma ikna edebildim.
Do it your own way if you don't like my way.
- Sen benim tarzımı sevmiyorsan onu kendi tarzınla yap.
- hareket tarzı
- manner
I don't like her manner.
- Onun hareket tarzını sevmiyorum.
- koşma tarzı
- gait
- tarz
- genre
What's your favorite genre?
- En sevdiğiniz tarz nedir?
- tarz
- manner, way, mode; style stil, üslup, biçem
- tarz
- modality
- tarz
- {i} form
Formal declarations of war haven't been the United States's style since 1942.
- Resmi savaş beyanları 1942 yılından bu yana ABD tarzı değildir.
- epik şiir tarzı
- epopee
- giyim tarzı
- dressing style
- gotik tarzı
- (Mimarlık) gothic
- hayat tarzı
- life-style
- icra tarzı
- (Askeri,Latin) modus operandi
- tarz
- (Ticaret) procedure
- tarz
- head
- tarz
- order
- tarz
- vein
- tarz
- strain
- tarz
- tone
- tarz
- mode
- tarz
- school
What kind of music did you like when you were in high school?
- Lisedeyken ne tarz müzikten hoşlanırdın?
Tom refused to continue to ignore the way Mary was behaving at school.
- Tom Mary'nin okuldaki davranma tarzını görmezlikten gelmeye devam etmeyi reddetti.
- hareket tarzı
- behavior
- tarz
- (Muzik) music style or genre
- tarz
- styled
- tarz
- the styled
- çocuk yetiştirilme tarzı
- method of child raising
- Hava Kuvvetleri Hareket Tarzı Direktifi
- (Askeri) Air Force Policy Directive
- Savunma Bakanı Yardımcısı (Kuvvet İdaresi Hareket Tarzı)
- (Askeri) (FMP) Assistant Secretary of Defense (Force Management Policy)
- Savunma Bakanı Yardımcısı (Uluslararası Güvenlik Hareket Tarzı)
- (Askeri) (ISP) Assistant Secretary of Defense (International Security Policy)
- anlatım tarzı
- phrase
- anlatış tarzı
- way of narration, locution
- ağıt tarzı şiirler
- elegiacs
- chippandale tarzı mobilya
- chippendale
- davranış tarzı
- way
What do you think of the way Tom has been behaving lately?
- Tom'un son zamanlardaki davranış tarzı hakkında ne düşünüyorsun?
He grumbled about the way they treated him.
- Onların ona davranış tarzı hakkında söylendi.
- destan tarzı oyun
- epic
- dokuma tarzı
- (Tekstil) weave
- düşünce tarzı
- turn
- düşünce tarzı
- mentality
- düşünce tarzı
- attitude of mind
- düşünce tarzı
- school of thought
- düşünce tarzı
- turn of mind
- düşünce tarzı
- ideology
- düşünce tarzı
- cast of mind
- eski ve basit yunan mimari tarzı
- doric order
- hareket tarzı
- proceeding
- hareket tarzı
- behaviour [Brit.]
- hareket tarzı
- manners
- hareket tarzı
- (Hukuk) modus operandi, policy
- hareket tarzı
- (Askeri) course of action
- hareket tarzı
- policy
- ifade tarzı
- phraseology
- ifade tarzı
- wording
I have to think about it. I'll try to find another wording.
- Düşünmek zorundayım. Başka bir ifade tarzı bulmayı deneyeceğim.
- ikircikli bağlanma tarzı
- (Pisikoloji, Ruhbilim) ambivalent attachment style
- iyimser açıklama tarzı
- (Pisikoloji, Ruhbilim) optimistic explanatory style
- konuşma tarzı
- address
- korint tarzı
- Corinthian
- muhtemel hareket tarzı
- (Askeri) probable course of action
- rock and roll tarzı müzik
- (Muzik) rock and roll
- rokoko tarzı
- (mimari) rococo
- rokoko tarzı (mimari)
- rococo
- roma mimarisi tarzı
- Romanesque style
- roma mimarisi tarzı
- Romanesque
- tarz
- fashion
- tarz
- angle
- tarz
- stroke
- tarz
- style: Gotik tarzı the Gothic style
- tarz
- brand
- tarz
- manner, sort, kind, way
- tarz
- method
- tarz
- wise
- tarz
- tempo
- yahudi yaşam tarzı
- jewish way of life
- yaşam tarzı
- life style
Their traditional life style no longer exists.
- Onların geleneksel yaşam tarzı artık yok.
I am accustoming to this life style.
- Bu yaşam tarzına alışkınım.
- yaşam tarzı
- way of living
- ıngiliz tarzı şey
- englishism