İçeri girmek için ne kadar para ödemek zorundayız?
- How much do we have to pay to get in?
İçeri girmek için nereden bir bilet alabilirsin?
- Where can you buy a ticket to get in?
Tom başını belaya sokmak istemedi.
- Tom didn't want to get into trouble.
Tom başını belaya sokmak istemiyor.
- Tom doesn't want to get into trouble.
Buraya varır varmaz benimle temasa geç.
- Get in touch with me as soon as you arrive here.
Varır varmaz seninle temas kuracağım.
- I'll get in touch with you as soon as I arrive.
Bir sonraki otobüse bineceğim.
- I'm going to get on the next bus.
Otobüse burada bineriz ve ineriz.
- We get on and off the bus here.
İçeriye girmek için başka bir yol bulmak zorundayız.
- We've got to find another way to get in.
Hırsızlar daireye girmek için kilidi zorladılar.
- The burglars forced the lock to get into the apartment.
Birinin kapıyı çaldığını duyduğumda banyoya girmek üzereydim.
- I was about to get in the bath when I heard someone knocking on the door.