Tom herkesin güvende olup olmadığını merak etmekten kendini alamadı.
 - Tom couldn't help but wonder if everybody was safe.
Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
 - To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
Hapiste olmaman bir mucize.
 - It's a wonder you're not in jail.
Çocuklar için, bu dünya harikalar ve mucizelerle doludur.
 - For children, this world is full of wonders and miracles.
O şaşkınlıkla etrafına bakındı.
 - She looked around in wonder.
Sadece bir şaşkınlık şimdi bize yardımcı olabilir.
 - Only a wonder can help us now.
Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
 - To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
Onların hâlâ uyanık olması şaşılacak şey.
 - It's a wonder they're still awake.
The idea was so crazy that it is a wonder that anyone went along with it.