Herhangi bir duygu, eğer samimi ise, istem dışıdır.
- Any emotion, if it is sincere, is involuntary.
O, çok samimi insandır.
- He is a very sincere person.
Tom Mary'nin samimiyetinden şüphe duyuyor.
- Tom doubts Mary's sincerity.
Nancy samimiyetten yoksun görünüyor.
- Nancy seems to lack sincerity.
O genellikle doğru sözlü ve içten ve bu sebeple onunla tanışanların güvenini kazanır.
- He is usually straightforward and sincere and thereby gains the confidence of those who meet him.
İçtenlikle umuyorum ki yakında hastalığından iyileşeceksin.
- I sincerely hope that you will soon recover from your illness.
Dürüst bir kız arkadaşa ihtiyacım var.
- I need a sincere girlfriend.
Dalkavukluk yerine bize dürüst ve samimi tahmin ver!
- Instead of flattery, give us an honest and sincere estimate!
Ben içtenlikle ummuyorum.
- I sincerely hope not.
Hatamız için içtenlikle özür dileriz.
- We sincerely apologize for our error.
Tom mutlak bir dürüstlük insanıdır.
- Tom is a man of absolute sincerity.
Sana yürekten bir özür borçluyum.
- I owe you a sincere apology.
Ben içtenlikle ummuyorum.
- I sincerely hope not.
Ona ulaşmayacağını içtenlikle umut ediyorum.
- I sincerely hope it won't come to that.
Tom gerçekten samimi görünüyordu.
- Tom seemed really sincere.
İçtenlikle, gerçekten ona inanıyorum.
- I sincerely, truly believe that.
O genellikle doğru sözlü ve içten ve bu sebeple onunla tanışanların güvenini kazanır.
- He is usually straightforward and sincere and thereby gains the confidence of those who meet him.
I sincerely hope they make it home safely.
Fred.