Kendim hakkında yazmıyorum. Her bir benzerlik tamamiyle tesadüftür.
- I am not writing about myself. Any similarity is purely coincidental.
Benzerlik oldukça belirsiz.
- The similarity is pretty vague.
Esperanto: Avrupa veya Asya dili denemesinde Claude Piron, Esperanto ve Çince arasındaki benzerliği gösterdi ve Esperanto'nun yalnızca Avrupa merkezli olduğunu ortaya koydu.
- In his essay Esperanto: European or Asiatic language Claude Piron has shown the similarities between Esperanto and Chinese, thereby putting to rest the notion that Esperanto is purely eurocentric.
Benim görüşüm seninkine benzer.
- My opinion is similar to yours.
Benzerlikler görüyorum.
- I see the similarities.
Malezya dilinin Endonezya diliyle pek çok benzerlikleri vardır.
- Malay has many similarities with Indonesian.
Tom kendine benzeyen insanları sever.
- Tom likes people similar to himself.
NASA Galileo'nunkine benzeyen jeneratörler taşıyan 22 uzay uçuşunun üçünün kazayla sonuçlandığını söylüyor.
- NASA says three of 22 space missions that carried generators similar to Galileo's ended in accidents.
Biz çok benzeriz ve aynı zamanda çok farklıyız.
- We are so similar and so different at the same time.
Biz aslında oldukça benzeriz.
- We're actually quite similar.
Benzerlikler görüyorum.
- I see the similarities.
Sen herhangi bir benzerlik görüyor musun?
- Do you see any similarities?
Benzerlikler görüyorum.
- I see the similarities.
Benzerlikleri dikkate alarak başlayalım.
- Let's begin by considering the similarities.
Bütün ömrümce buna müşabih şey görmedim.
- I haven't seen something similar my whole life.
Hepiniz aynı şekilde davranıyorsunuz.
- You all display similar behavior.
Çoğu insan aynı hataları yapar.
- Many people make similar mistakes.
Bu şehirlerin trafik kuralları aynıdır.
- These cities have similar traffic rules.
... tracks from your library that go great together. To do this, we look at artist similarity, ...