sınırsızlık

listen to the pronunciation of sınırsızlık
Turkish - English
immeasurableness
boundlessness
unrestraint
unlimitedness
immensity

I illuminate myself with immensity. - Ben kendimi sınırsızlıkla aydınlatıyorum.

illimitableness
infinitude
indefiniteness
infiniteness
indeterminateness
limitlessness
sınırsız
{s} limitless

I strongly believe that human imagination is limitless. - İnsanın hayal gücünün sınırsız olduğuna güçlü bir şekilde inanıyorum.

Natural resources are not limitless. - Doğal kaynaklar sınırsız değildir.

sınırsız
unlimited

The vocabulary of a language is unlimited. - Bir dilin kelime hazinesi sınırsızdır.

The Eurail pass allows for unlimited travel inside Europe. - Eurail geçişi, Avrupa'da sınırsız seyahat imkanı sağlar.

sınırsız
{s} absolute
sınırsız
unrestricted

You will have unrestricted access to this area. - Bu alana sınırsız erişime sahip olacaksın.

sınırsız
sovereign
sınırsız
indefinite

Sami was on indefinite sick leave. - Sami sınırsız hasta iznindeydi.

sınırsız
term
sınırsız
blanket
sınırsız
(Bilgisayar) maximum allowed
sınırsız
(Bilgisayar) no limit
sınırsız
total
sınırsız
cosmic
sınırsız
rimless
sınırsız
unqualified
sınırsız
unreserved
sınırsız
enormously
sınırsız
cosmopolitan
sınırsız
bottomless
sınırsız
incommensurable
sınırsız
open-ended
sınırsız
outright
sınırsız
broad
sınırsız
infinite

We cannot have infinite growth on a finite planet. - Sınırlı bir gezegende sınırsız bir büyüme olamaz.

Supplies of oil are not infinite. - Petrol arzı sınırsız değildir.

sınırsız
unlimitedly
sınırsız
plenary
sınırsız
without stint
sınırsız
borderless
sınırsız
immeasurable
sınırsız
measureless
sınırsız
boundless, limitless, unlimited, unbounded, infinite
sınırsız
lacking a frontier, border, boundary, or limit
sınırsız
illimitable
sınırsız
shoreless
sınırsız
(Hukuk) boundless
sınırsız
boundless, limitless, unlimited, unrestricted
sınırsız
unconfined
sınırsız
unbounded
sınırsız
unstinted
sınırsızlık
Favorites