Umarım bu harcama raporu tüm ilişkili iş masraflarını içerir,çünkü bundan bir sent daha fazlasını ödemeyeceğim.
- I hope this expense report contains all the relevant business expenses because I'm not paying a cent more after this.
Bu nasıl ilişkilidir?
- How is this relevant?
İlgili belgelerin yığınını incelerken gerçeği öğrendiler.
- They found out truth while examining a pile of relevant documents.
Onun nasıl ilgili olduğunu anlamıyorum.
- I don't see how that's relevant.
Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.
- The content of his speech is not relevant to the subject.
Onun fikrinin konu ile ilgili olduğunu düşünmüştüm.
- I thought his opinion was relevant.
Teorik bir bakış açısından, Peterson'un tartışması bizim tartışmayla doğrudan alakalıdır.
- From a theoretical point of view, Peterson's argument is directly relevant to our discussion.
Yorumlar konuyla alakalı olmalıdır.
- Comments must be relevant to the topic.
Bu, amaca uygun olabilir.
- This may be relevant.
Ben neyin uygun olduğunu bilirim.
- I know what's relevant.
Senin dinin Mars'a uygun mu?
- Is your religion relevant on Mars?
Onun nasıl ilgili olduğunu anlamıyorum.
- I don't see how that's relevant.
Onun fikrinin konu ile ilgili olduğunu düşünmüştüm.
- I thought his opinion was relevant.
Teorik bir bakış açısından, Peterson'un tartışması bizim tartışmayla doğrudan alakalıdır.
- From a theoretical point of view, Peterson's argument is directly relevant to our discussion.
Yorumlar konuyla alakalı olmalıdır.
- Comments must be relevant to the topic.
His mother provided some relevant background information concerning his medical condition.
... only going to talk about the near term future. How much of the future is relevant to you? ...
... relevant for very long time. ...