rastlantıyla

listen to the pronunciation of rastlantıyla
Turkish - English
by chance, by accident, fortuitously; by coincidence
rastlantı
{i} coincidence

I don't think it's a coincidence. - Bunun bir rastlantı olduğunu düşünmüyorum.

I thought it was a coincidence. - Bunun bir rastlantı olduğunu düşündüm.

rastlantı
fluke
rastlantı
incidence
rastlantı
hap
rastlantı
fortuitously
rastlantı
(Biyokimya) coincident

It was entirely coincidental. - Tamamen rastlantısaldı.

All characters appearing in this work are fictitious. Any resemblance to real persons, living or dead, is purely coincidental. - Bu eserde görünen tüm karakterler tamamen hayal ürünüdürler. Yaşayan ya da ölü gerçek kişilere olan herhangi bir benzerlik sadece rastlantıdır.

rastlantı
concurence
rastlantı
{i} accident

The discovery of oil was a lucky accident. - Petrolün keşfi şanslı bir rastlantıydı.

I met Mr Smith on the street by accident. - Rastlantı sonucu caddede Bay Smith'le karşılaştım.

rastlantı
(Ticaret) lottery
rastlantı
concurrence
rastlantı
conjunction
rastlantı
coincidence, accident tesadüf
rastlantı
irony
rastlantı
fortuity
rastlantı
encounter
rastlantı
contingent
rastlantı
happenstance
rastlantı
haphazard
rastlantı
fortuitous
rastlantı
fortune
Turkish - Turkish

Definition of rastlantıyla in Turkish Turkish dictionary

Rastlantı
(Hukuk) TESADÜF
rastlantI
Bilgiye, isteğe, kurala veya belli bir sebebe dayanmaksızın oluveren karşılaşma, tesadüf: "Avlu kapısı önünde atından indiği sırada, iyi bir rastlantıyla, Hayrettin Ağa, oğlu ile avludaydı."- N. Cumalı
rastlantı
Bilgiye, isteğe, kurala veya belli bir sebebe dayanmaksızın oluveren karşılaşma, tesadüf