Ağabeyim çok hızlı bir şekilde ev ödevini bitirdi.
 - My elder brother finished his homework very quickly.
Hızlı bir kahvaltı yaptım.
 - I had a quick breakfast.
Birinci Dünya Savaşı, çabuk ve kolay sona ermedi.
 - World War One did not end quickly or easily.
Onu elimden geldiği kadar çabuk bitireceğim.
 - I'll finish it as quickly as I can.
Çocuk çabucak öğreniyor.
 - The child is learning quickly.
Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir.
 - Sometimes, many problems and a lot of stress can lead you to quit your job. You must learn how to handle it quickly.
O kıvrak zekalı bir adam.
 - He is a quick-witted man.
Tom kıvrak zekalı, değil mi?
 - Tom is quick-witted, isn't he?