5 Nisan sabahına kadar ona ihtiyacım var, bu yüzden toplantıdan önce diğer üyeler tarafından gözden geçirilebilir.
 - I need it by the morning of April 5, so it can be reviewed by other members prior to the meeting.
O, ben varmadan önce oldu.
 - It happened prior to my arrival.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
 - Before going to study in Paris, I must brush up on my French.
Kahvaltıdan önce duş aldım.
 - I showered before breakfast.
Daha önce Kyoto' yu ziyaret etti mi?
 - Have you ever visited Kyoto before?
Daha önce İngilizce bir konuşma yaptın mı?
 - Have you made a speech in English before?
Üzgünüm, fakat önceden verilmiş sözüm var.
 - I'm sorry, but I have a prior engagement.
Sanığın önceden hiçbir mahkumiyeti yok.
 - The defendant has no prior convictions.
John mesleğini ailesinden daha önde tutar.
 - John puts his career before his family.
Onunla karşılaşmadan önce, Pizzaro adamlarının ve silahlarının çoğunu kasaba yakınında sakladı.
 - Before meeting him, Pizzaro hid many of his men and guns near the town.
O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi.
 - He recoiled before his master's anger.
Evvelce sarhoş oldum; daha da çok olacak gibiyim.
 - I've been drunk before and likely will get drunk many more times.
Tazelik bizim önceliğimizdir.
 - Freshness is our top priority.
Plan öncelik ve aciliyeti düşürmektedir.
 - Being less urgent, this plan is lower in priority.
Düzinelerce insan istasyonun önünde toplandı.
 - Dozens of people gathered before the station.
Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.
 - One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching.
Biz önceden aperatifleri hazırladık.
 - We prepared snacks beforehand.
Önceden tüm hazırlıkları yapmadan kışın dağlara tırmanacak kadar aptal değilim.
 - I know better than to climb mountains in winter without making all necessary preparations beforehand.
Önceki deneyim gerekli değildir.
 - No prior experience is required.
Önceki uyarılar yoktu.
 - There were no prior warnings.
Diğer gezegenlerin sömürgeleştirilmesi bizim en öncelikli konularımızdan biridir.
 - Colonization of other planets is one of our top priorities.
Diğer gezegenlerin sömürgeleştirilmesini en öncelikli konularımızdan biri yapmalıyız.
 - We must make colonization of other planets one of our top priorities.
O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi.
 - He recoiled before his master's anger.
Sami, çocuklarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önüne koydu.
 - Sami put the needs of his children before his own needs.
Evlilik teklif etmeden önce düğün planlamak arabayı atın önüne koymaktır.
 - Planning the wedding before proposing is putting the cart before the horse.
Plan öncelik ve aciliyeti düşürmektedir.
 - Being less urgent, this plan is lower in priority.
Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.
 - Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.
Tom'un eski suç kaydı yok.
 - Tom has no prior criminal record.
The doctor had known three months prior.
... it belonged to loose confederation prior to the following in jefferson domination ...
... prior to becoming an independent kingdom ...