Senin varışından önce, o, Londra'ya gitti.
 - Prior to your arrival, he left for London.
O, ben varmadan önce oldu.
 - It happened prior to my arrival.
Sen gitmeden önce seni görmek istiyorum.
 - I want to see you before you go.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
 - Before going to work in Paris, I must brush up on my French.
Ben daha önce böyle güzel bir kız hiç görmemiştim.
 - I had never seen such a beautiful girl before.
Daha önce böyle harika bir film izlediniz mi?
 - Have you seen such a wonderful movie before?
Üzgünüm, fakat önceden verilmiş sözüm var.
 - I'm sorry, but I have a prior engagement.
Sanığın önceden hiçbir mahkumiyeti yok.
 - The defendant has no prior convictions.
John mesleğini ailesinden daha önde tutar.
 - John puts his career before his family.
O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi.
 - He recoiled before his master's anger.
O,bir hafta önce onunla karşılaştığını söyledi.
 - He said that he had met her a week before.
Evvelce sarhoş oldum; daha da çok olacak gibiyim.
 - I've been drunk before and likely will get drunk many more times.
Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.
 - Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.
Tazelik bizim önceliğimizdir.
 - Freshness is our top priority.
Düzinelerce insan istasyonun önünde toplandı.
 - Dozens of people gathered before the station.
Yeni bir öğretmen sınıfın önünde durdu.
 - A new teacher stood before the class.
Önceden tüm hazırlıkları yapmadan kışın dağlara tırmanacak kadar aptal değilim.
 - I know better than to climb mountains in winter without making all necessary preparations beforehand.
Sana önceden bildireceğim.
 - I'll let you know beforehand.
Önceki deneyim gerekli değildir.
 - No prior experience is required.
Önceki uyarılar yoktu.
 - There were no prior warnings.
Diğer gezegenlerin sömürgeleştirilmesini en öncelikli konularımızdan biri yapmalıyız.
 - We must make colonization of other planets one of our top priorities.
Diğer gezegenlerin sömürgeleştirilmesi bizim en öncelikli konularımızdan biridir.
 - Colonization of other planets is one of our top priorities.
O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi.
 - He recoiled before his master's anger.
Adının önüne bir haç yap.
 - Make a cross before your name.
Evlilik teklif etmeden önce düğün planlamak arabayı atın önüne koymaktır.
 - Planning the wedding before proposing is putting the cart before the horse.
Plan öncelik ve aciliyeti düşürmektedir.
 - Being less urgent, this plan is lower in priority.
Tazelik bizim önceliğimizdir.
 - Freshness is our top priority.
Tom'un eski suç kaydı yok.
 - Tom has no prior criminal record.
The doctor had known three months prior.
... MICHELLE PHAN: Well, prior to starting my YouTube channel ...
... And two months prior to uploading my first video, I ...