Toplantıdan önce akşam yemeği yediler.
- Prior to the meeting, they had dinner.
Tüm düzenlemeler bizim kalkmadan önce yapılmalıdır.
- All the arrangements should be made prior to our departure.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
- Before going to work in Paris, I must brush up on my French.
Kahvaltıdan önce duş aldım.
- I showered before breakfast.
Daha önce İngilizce bir konuşma yaptın mı?
- Have you made a speech in English before?
Daha önce böyle harika bir film izlediniz mi?
- Have you seen such a wonderful movie before?
Daha önceden herhangi bir deneyim gerekli değildir.
- No prior experience is necessary.
Üzgünüm, fakat önceden verilmiş sözüm var.
- I'm sorry, but I have a prior engagement.
John mesleğini ailesinden daha önde tutar.
- John puts his career before his family.
O,bir hafta önce onunla karşılaştığını söyledi.
- He said that he had met her a week before.
Seninle daha önce karşılaştığımı düşünüyorum.
- I think I've met you before.
Evvelce sarhoş oldum; daha da çok olacak gibiyim.
- I've been drunk before and likely will get drunk many more times.
Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.
- Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.
Tazelik bizim önceliğimizdir.
- Freshness is our top priority.
Allah önünde bütün insanlar eşittir.
- All men are equal before God.
Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.
- One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching.
Sana önceden bildireceğim.
- I'll let you know beforehand.
Biz önceden aperatifleri hazırladık.
- We prepared snacks beforehand.
Önceki uyarılar yoktu.
- There were no prior warnings.
Önceki deneyim gerekli değildir.
- No prior experience is required.
Diğer gezegenlerin sömürgeleştirilmesi bizim en öncelikli konularımızdan biridir.
- Colonization of other planets is one of our top priorities.
Diğer gezegenlerin sömürgeleştirilmesini en öncelikli konularımızdan biri yapmalıyız.
- We must make colonization of other planets one of our top priorities.
O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi.
- He recoiled before his master's anger.
Adının önüne bir haç yap.
- Make a cross before your name.
Sami, çocuklarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önüne koydu.
- Sami put the needs of his children before his own needs.
Üzgünüm, fakat önceden verilmiş sözüm var.
- I'm sorry, but I have a prior engagement.
Tazelik bizim önceliğimizdir.
- Freshness is our top priority.
Tom'un eski suç kaydı yok.
- Tom has no prior criminal record.
The doctor had known three months prior.
... prior to the invention of plastic ...
... Prior to that voyage, the great world zones ...